Yetim ve öksüzlere sahip çıkmak, Türk ve İslâm geleneğinin bizlere görev olarak bıraktığı bir miras. Bu mirası bilinçli bir şekilde omuzlarında taşıyan Osmanlı Devleti, yetim ve öksüzlerle daima ilgilenmiş; onların yaşamsal ihtiyaçlarının yanında, eğitim, öğretim ve meslekî anlamda gelişmelerine de destek vermişti. Vakıflarla başlayan bu süreç, daha sonra kurumsallaşarak “dârüleytâm” adında yetimler yurduna dönüştü. Savaşlar nedeniyle yetim ve öksüz kalan çocuklara yuva olan dârüleytâmlar, ne yazık ki yine savaşın ağır şartları sonucu kapatılmak zorunda kaldı.
Osmanlı döneminde yetim ve öksüzlerin eğitim ve öğretimi, meslek sahibi olmaları, her türlü bakım ve ihtiyaçları vakıflar tarafından karşılanırdı. Tanzimat dönemi sonrası, bu sorumluluğu devlet üstlenmeye başladı.
TÜM HAKLARI GÜVENCE ALTINA ALINDI
Şer’iyye sicilleri içerisinde yetim sicilleri tutuldu. Bu siciller incelendiğinde, onlara vasî tayin edildiği, bakım ve nafakalarının sağlandığı, mallarının muhafazası, işletilmesi ve kontrolünün devlet eliyle yazıldığı görülür.
1874 yılında Şeyhülislamlık bünyesinde Meclis-i İdare-i Emvâl-i Eytâm kuruldu. Bu meclis, yetimlerin mallarını muhafaza etmek, tereke yazımında haklarını korumak, rüştünü ispat edenlerin mallarını kendilerine teslim etmek ve taşradaki eytam sandıklarını denetlemekle sorumluydu.
DEVLET, EĞİTİMİ VE MESLEK EDİNDİRMEYİ DE ÜSTLENMİŞTİ
Osmanlı Devleti, yetimlerin haklarını koruma konusunda titizlik gösterdiği gibi, onların eğitimleri ile de ilgilenmiş, hatta bu durum devletin en temel meselelerinden biri haline gelmişti.
Osmanlı Devleti’nde çocukların ve gençlerin bedenî, zihnî, ahlâkî yönden gelişmesi ve olgunlaşması için birçok müessese kurulmuştu. Gençlerin sıbyan mektebiyle başlayan ilim yolculuğu, rüştiyeler ve Dâr’ül Muallimin ile devam etmiş; öncelikli olarak muhafazaları, ikinci aşamada meslek edinmeleri için vakıflar ve dernekler tesis edilmişti.
Yetim ve öksüz çocuklara, sevgi dolu bir ortam hazırlamak, eğitimleriyle ilgilenmek, güzel ahlâk ve davranışlar kazandırmak, toplumun maddî-manevî sorumlulukları arasında görülmüştü. Bu doğrultuda, devlet desteğiyle açılan bir kurum olan dârüleytâmlarda çocukların ve gençlerin emniyet, güvenme, dayanma, korunma, sığınma, kabul görme, sayılma ve sevilme gibi temel duygusal ihtiyaçları büyük oranda karşılanmaya çalışılmıştı.
YETİMLER YURDU: DÂRÜLEYTÂM
Yetimhâne veya yetimler yurdu anlamına gelen dârüleytâmlar, Osmanlı Devleti’nde Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra şehit çocukları veya hastalıktan vefat eden asker çocuklarının himayesi ve eğitimi için, 25 Kasım 1914 tarihinde Maarif Nâzırı Ahmet Şükrü Bey’in teklifiyle kuruldu.
Kurulduğu sırada hükümetin veya Maarif Nezareti’nin bir işi olarak görülmediğinden kurumun idaresi İttihat ve Terakki Fırkası’na bağlı Dârüleytâm Genel Müdürlüğü’ne verildi.
DÜŞMANIN TERK ETTİĞİ BİNALAR YETİMLERE EV OLDU
Savaş sonrası, Türkiye’yi terk eden İngiliz, Fransız ve İtalyanların boşalttıkları yurt ve mektep binalarına el koyuldu ve buralar dârüleytâm haline getirildi. Savaşlar nedeniyle kimsesiz kalan çocuklar, İstanbul ve diğer şehirlerde açılan bu müesseselere yerleştirildi. Kısa zamanda buralara alınan çocukların sayısı 16 bini buldu. Çocuklara meslekî eğitim verme düşüncesiyle, bazı iş yerleri yetimlere ait atölyeler haline getirildi.
Müslüman yetim çocukları, gayrimüslimlerin misyonerlik faaliyetlerinden korumak; onların din ve mezheplerini muhafaza etmelerini sağlamak gibi temel hedefleri olan müessese, savaşın uzaması malî sıkıntı, yiyecek ve eşya temini zorluğu sebepleriyle 2 Nisan 1917 tarihinde devletin idaresine geçti.
SAVAŞIN AĞIR ŞARTLARI ONLARI DA ETKİLEDİ
O dönem, dârüleytâm binalarının yapılacağı arsaların masrafları Hazine’den karşılanırdı. Savaşların ağır bilançoları sonucunda Hazine’nin para sıkıntısı çekmesi sebebiyle, dârüleytâmların gelirleri düştü ve sayıları giderek azaldı.
Çocuklar yakın veya uzak akrabalarının yanlarına yerleştirildi. Bazı kız çocukları ailelere evlatlık olarak verildi; erkekler ise, esnaflara çırak olarak gönderildi. İstanbul’da toplanan yetim çocuklarının tasfiyesinden sonra, kalanlar Şehir Yatılı Mektebi’ne devredildi ve bu mektebin de kapatılmasından sonra dârüleytâmlar tamamen kaldırıldı.
Din ve Hayat İstanbul Müftülüğü Dergisi, TDV İslâm Ansiklopedisi – Hidayet Yavuz Nuhoğlu – Fikriyat