Antalya’da Patara Antik Kenti’nde ortaya çıkarılan Osmanlı’nın Afrika’daki topraklarıyla iletişim için kurduğu istasyon, restorasyon çalışmalarının ardından müzeye dönüştürülecek.
Antalya’nın Kaş ilçesinde yer alan ve Likya Birliği’nin başkenti olarak bilinen Patara’da bulunan Osmanlı Devleti’nin 1906 yılında Afrika’daki toprakları ile iletişim için kurduğu ilk telsiz telgraf istasyonu müzeye dönüştürülerek ziyarete açılacak.
Işık, Patara’da antik tiyatro, hamam gibi yapıların dışında Türkiye’nin yakın tarihine iz düşürmüş, unutulmaması gereken bir tarihi büyüklüğü olan telsiz telgraf istasyonunun bulunduğunu belirtti. Işık, buranın Osmanlı Devleti’nin ilk telsiz telgraf istasyonu olduğunu anlattı.
Işık, “Burada makine teçhizatının, telsiz telgraf araçlarının konulduğu bir yapı bulunmaktadır. Aslında lojmanları, depoları ve dört telsiz direğiyle büyük bir külliye niteliğindedir” dedi.
İstasyon dönemin son teknolojisiyle donatılmış
Telsiz telgraf istasyonunun 1906’da açıldığına ve dönemin en son teknolojiyle donatıldığına dikkat çeken Işık, “Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’da son toprakları bugün Libya sınırları içerisinde yer alan Trablusgarp ve Derne. Sultan 2. Abdülhamid Han o dönemde İtalya gibi bazı devletlerin başka toprakları ele geçirme niyetlerinin olduğunu belirleyerek bu coğrafya ile Anadolu’nun haberleşmesinin çok büyük önem taşıdığını fark ediyor. O dönem aramızda önemli ilişkilerin bulunduğu Almanya’daki özel bir şirket aracılığıyla burası kuruluyor” diye konuştu.
“Çağ açıcı bir gelişim olarak nitelendirebiliriz”
Buranın 2. Abdülhamid Han’ın ne kadar vizyoner bir bakış açısına sahip olduğunu gösterdiğini ifade eden Işık, o dönem devletin bütçesi için çok önem arz eden bir meblağ olan 12 bin Osmanlı lirası harcanarak istasyonun kurulduğunu söyledi.
Osmanlı’nın bu parayı tek kalemde çıkarabilecek bir durumda olmamasına rağmen Libya ile bağın kopmaması önemsendiği için söz konusu meblağın gözden çıkarıldığını anlatan Işık, şunları kaydetti:
“Patara’daki istasyonun karşı taraftaki karşılığı ise Libya’nın Derne kentinde yer alıyor. Aradaki mesafe 850 kilometre. Bu kadar uzun bir mesafeyi o dönemde geçebilen başka bir telsiz telgraf yok. Çağ açıcı bir gelişim olarak nitelendirebiliriz bunu. Bu istasyonda günlük 4 bin kelimenin aktarılması hedefleniyor. Sultan Abdülhamid Han o dönem bu teknolojiyi öğrenmek için Türk mühendisler Galip ve Hasan beyleri de Almanya’ya gönderiyor. Ardından biri Patara’da diğeri de Derne’de görev yapıyor. O teknolojiye kendi öz gücümüzle sahip olma çabasını da görüyoruz. Gerçekten takdire şayan bir durum.”
Sadece askeri savunma için değil, ticari amaçla da kullanılmış
İstasyonun açılışının Abdülhamid Han’ın tahta çıktığı günün yıl dönümünde yapıldığını aktaran Prof. Dr. Havva İşkan Işık, “Galip Bey’in arşivdeki bir yazısında ‘Burada çalışanlar tümüyle yakın köylerdeki insanlar da buraya geldiler. Vekil kaymakamımız da 15 kilometre öteden atla geldi. Her yeri ışıklarla donattık. Çiçeklerle süsledik. Şölen yemeği yedik ve padişahımız için dua ettik.” cümleleri yer alıyor. İstasyon sadece Osmanlı’nın askeri savunması değil, ticari hareketlilik açısından da önem taşıyor. Akdeniz’de seferde olan askeri gemiler ve uzak ticari gemiler de bu istasyondan başta meteorolojik bilgiler olmak üzere faydalanıyor.” bilgisini de paylaştı.
“İnsanın tüylerini ürperten bir tarihi anlatıyor”
Işık, 1911’de İtalyanların Derne’deki istasyonu bombaladığını belirterek şöyle devam etti:
“Tam tarihi tespit edemedik ama İtalyanlar ardından Patara’yı da bombalıyor. Bu istasyon bombalanıyor. Bu esnada antik tiyatronun güneydoğu köşesi de isabet alıyor. Bugün antik tiyatroda gördüğümüz büyük göçük bu bombalardan kalma. Antalya Valiliği öncülüğünde istasyonda restorasyon çalışmaları başlayacak. Yapıların orijinal resimleri var. Bu yapıların onarımları gerçekleştirilip buraya bir telsiz telgraf müzesi oluşturulacak. Çok mutluyum, gururluyum.
Yıkık, naif bir durumda görünen bu yapı bize Osmanlı’nın yeni adımları duyulmaya başlanan Türkiye Cumhuriyeti ile kesiştiği yerde duran, insanın tüylerini ürperten bir tarihi anlatıyor. Libya’da o dönem İtalyanlara karşı savaşan kişi Sultan Abdülhamid’in ordusunun subayı olan Binbaşı Mustafa Kemal’di. O savaşta gözünden yaralanmıştı. Bütün bunlar göz önüne alındığında, bu istasyonlar buradaki antik tiyatro, hamam kadar önemli. Bütün kalıntılar kadar korunması ve geleceğe taşınması gerekiyor.”