Tasarruf; varlığı emanet bilinci ile kullanarak, aslında ondan en verimli şekilde istifade etmektir. Bu yüzden eşya kadar, birey, aile ve toplum üzerinde; kişilerin hem maddi dünyaları hem de ruh dünyaları üzerinde katman katman etkilerini görebileceğimiz bir davranış şeklidir.
Tasarruf bireyin geçimi kadar, devletlerin idaresinde de kendi yüzünü ve etki alanını gösterir. İsraf ile sürüklenen geçimsizlik gibi, cimrilik ile gelen darlık ve yetersizlik de pek çok soruna çözümü tasarrufta aramamız gerektiğini belli eder.
Çalışmamız tasarrufun kavram olarak ne olduğundan başlayıp, özellikle günümüz dünyasında kendini nasıl gösterdiğini ele almaya gayret etmiştir. Sadece tanımlarda ve hatıralarda kalan bir değer olarak anılmasını istemediğimiz ve bir kavramı anlamaya çalışırken zıddını görmeye de ihtiyaç duyacağımız için, tasarrufu varlığı ve yokluğunun etkileri ile incelemeye çalıştık. Pratik uygulamaların yanı sıra hatıralara da yer verdik. Artan nüfus, sanayi ve tüketim davranışları nedeniyle bize yediğimiz yemeği, içtiğimiz suyu ve soluduğumuz havayı da sunan dünyamızın pek de iç açıcı olmayan haline, tasarruf bilinci ile nasıl çare olabileceğimizi işaret ettik.
“İnsanlığın Ortak Değerleri” üst başlığını taşıyan seri yayın çalışmamızda, komşuluk, gönüllülük, saygı, temizlik, nezaket, misafirperverlik, dayanışma, dürüstlük, fedakarlık, merhamet, vefa ve paylaşma gibi birçok değer bütüncül bir bakış açısıyla bir araya getirilmektedir. Çalışmaya konu olan değerler tarihsel süreçleri, farklı kültür ve medeniyetlerdeki yansımaları, modern dönemde uğradığı değişim ve dönüşümler bağlamında ele alınmakta, söz konusu değerlerin canlı bir şekilde yaşatılmasında bugüne ilişkin somut öneriler getirilmektedir.