Türkler, diğer milletlere göre farklı ortam, kültür ve yapılara daha kolay uyum sağlamış, kendi kültürel değerlerine de sahip çıkarak her alanda kendini gösteren etkileyici sentezler ortaya koymuştur. Bu bizim genetik kodlarımıza sirayet eden göçebe kültürümüzden kaynaklanmaktadır. Her gittiğimiz coğrafyada yeni şeylerle karşılaştık, özümsedik ve kendimize ait bir şekilde onu yeniden yorumladık. En önemlisi de sahiplendik. Tıpkı yetim bir çocuğu evlat edinip onu diğer çocuklarından ayırmayan bir kişinin örneğinde olduğu gibi; kültürel bir öğenin nereden geldiği değil, onu hangi süzgeçten geçirip, kendimizden ne kattığımız ve bize ne hissettirdiği sonucuyla hareket edilmiştir. Bunun en somut örneklerini mimaride görmekteyiz.
Mimari yolculuğumuzun ana duraklarından biri olan Osmanlı mimarisini ele aldığımız bu çalışmada, Osmanlı’nın ortaya koyduğu eserler genel hatlarıyla, yukarıda bahsettiğimiz etkileşim süreçlerinin bir özeti sayılan mimari dönemlere göre ele alınmıştır. Bu sınıflandırmalarda akademik altyapı esassa da, bir takım süreklilik arz eden, sürekli dönüşen, direnen mimari eserler ve doğal mimariler dönem dışı olarak incelenmiştir. Dönemlere ayırırken yapım yılını esas alan kural, bazı farklı dönemlerde yapılmış eserlerin farklı bir dönem üslubu göstermesinden dolayı bazen dikkate alınmamıştır. Farklı dönemlerde yeniden yapılan bazı eserlerin ise, baskın unsurları dikkate alınmış, ona göre sınıflandırılmıştır.
Çalışmanın tamamında, mimari kültürümüzün ortaya çıkardığı her yapı tipine ait en az bir eser inceleyerek bütüncül bir bakış açısı hedeflenmiştir. Bununla birlikte, Osmanlı’nın geniş coğrafyasında her bölgede ve her şehirde yapılan eserler varsa da, biz belirli bölgelerdeki yapılardan en az bir tanesini ekleyerek geniş bir seçki oluşturmaya çalıştık. Eserlerin, yapı tekniği, büyüklüğü, tarihsel ve toplumsal değeri, bulunduğu bölge gibi kriterlere bakılarak seçilmesi ve geniş bir yelpazede okuyuculara sunulması amaçlanmıştır. Devlet-i Âliye’nin başkentlerine, özel olarak İstanbul’a daha fazla yer ayrılması, buradaki eserlerin kendi alanlarında daha vasıflı ve yetkin eserler olmalarından kaynaklanmaktadır. Çalışmada esas aldığımız bir başka kritik nokta ise, çeşitli mimarlarımızın da farklı eserlerini kapsayacak şekilde eserleri düzenlemek oldu. Her dönemi, her önemli mimarı, her yapı tipini düşünürken, hikayeleri olan bazı önemli yapıları da ekleyerek tarihe de göndermeler yapmak istedik. Dolayısıyla 100 eserlik bir Osmanlı mimari seçkisi ortaya çıkmış oldu.
Eserleri, mimari özellikleri, yapım teknikleri ve estetik yönleriyle kısaca tanıtırken, “medeniyet değerleri” vurgusundan ayrılmamaya çalıştık. Burada, yapıların ölçüleri, azametleri ve fiziki özellikleri kadar, bizim için ne manaya geldikleri, kültürümüze katkıları, hangi süreçlerden geçerek bugüne geldikleri de önem taşımaktadır. Dileğimiz odur ki, çalışmamız, çevremizi ve onu oluşturan kültürel yapılarımızı tanıma noktasındaki gayretleri arttırsın. Zira, gelecek nesillere bu kültürün taşınması, onların korunmasını ve yaşatılmasını gerektirmektedir.
Osmanlı Eserleri
Toplam Sayfa Ziyareti: 549 - Bugün Sayfa Ziyaretleri: 2